Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | top n. | tepe | ||
We'll climb all the way to the top. En tepeye kadar tırmanacağız. More Sentences |
||||
Common Usage | top n. | üst | ||
She put raspberry jam on top of the cheesecake. Cheesecake'in üstüne ahududu reçeli koydu. More Sentences |
||||
General | ||||
General | top n. | üstlük | ||
And, to top it all off, he can read Hebrew. Ve, üstüne üstlük, o İbranice okuyabilir. More Sentences |
||||
General | top n. | zirve | ||
On the contrary, we want to see Europe at the top, and for that we need GALILEO. Aksine Avrupa'yı zirvede görmek istiyoruz ve bunun için GALILEO'ya ihtiyacımız var. More Sentences |
||||
General | top n. | topaç | ||
It was Hailey's turn to spin the top. Topaç çevirme sırası Hailey'deydi. More Sentences |
||||
General | top n. | kapak | ||
I found an extra bottle, but the top seems to be missing. Fazladan bir şişe buldum ama sanırım kapağı kayıp. More Sentences |
||||
General | top n. | son ses | ||
They were swearing at each other at the top of their voices. Son sesleriyle birbirlerine küfrediyorlardı. More Sentences |
||||
General | top n. | üst kısım | ||
Cut the tops off the bell peppers and stuff them with rice. Dolmalık biberlerin üst kısımlarını kesin ve içlerini pirinçle doldurun. More Sentences |
||||
General | top n. | yukarı | ||
He walked towards the top of the field. Tarlanın yukarısına doğru yürüdü. More Sentences |
||||
General | top v. | geçmek | ||
The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year. Japon ekonomisinin büyüme hızı bu yıl % 0.7'yi geçecek. More Sentences |
||||
General | top v. | birinci olmak | ||
Billie Eilish has been topping the charts for ten consecutive weeks. Billie Eilish on hafta üst üste listelerde birinci oldu. More Sentences |
||||
General | top v. | -den iyisini yapmak | ||
He scored 510 in the game.' 'I'm sure I can top that!' "Maçta 510 sayı attı. "Ben bundan iyisini yapabileceğime eminim!" More Sentences |
||||
General | top adj. | en iyi | ||
She's one of the top lawyers in the city. Şehrin en iyi avukatlarından biridir. More Sentences |
||||
General | top adj. | en üstteki | ||
Everything is now referred back to those at the top. Her şey artık en üsttekilere geri gönderiliyor. More Sentences |
||||
General | top adj. | en büyük | ||
The obvious top priority of all at that time was enlargement. O dönemde herkesin en büyük önceliği genişlemeydi. More Sentences |
||||
General | top adj. | en yüksek | ||
Who is going to defend these speculators, when nurses and teachers are paying top rates of tax? Hemşireler ve öğretmenler en yüksek oranda vergi öderken bu spekülatörleri kim savunacak? More Sentences |
||||
General | top adj. | ilk | ||
Tom graduated in the top ten percent of his class. Tom sınıfının ilk yüzde onu içinde mezun oldu. More Sentences |
||||
General | top adj. | üst düzey | ||
Our top engineers are looking into the matter. Üst düzey mühendislerimiz konuyu inceliyor. More Sentences |
||||
General | top adj. | zirvedeki | ||
The team worked hard to secure their top place. Ekip zirvedeki yerini sağlamlaştırmak için çok çalıştı. More Sentences |
||||
General | top adv. | en üste | ||
You do not put a card, be it a membership card or a credit card, in at the top and get money out at the bottom. İster üyelik kartı ister kredi kartı olsun, bir kartı en üste yerleştirip en alttan para çekemezsiniz. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | top v. | aşmak | ||
Our company's turnover has topped 5 billion pounds. Şirketimizin cirosu 5 milyar poundu aştı. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | top | tepe | ||
Experts should be on tap, not on top. Uzmanlar en tepede değil, göreve hazır durumda olmalıdırlar. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | top n. | baş | ||
General | ||||
General | top n. | en yetkili makam | ||
General | top n. | tepe nokta | ||
General | top n. | üst yüzey | ||
General | top n. | üste giyilen şey | ||
General | top n. | üst parça | ||
General | top n. | en üst bölüm | ||
General | top n. | en üstün yer | ||
General | top n. | en üst kat | ||
General | top n. | örtü | ||
General | top n. | ser | ||
General | top n. | doruk | ||
General | top n. | en üst | ||
General | top n. | üst elbise | ||
General | top n. | üst giysi | ||
General | top n. | cinsel ilişkide baskın rolde olan kişi | ||
General | top n. | en iyi kısım | ||
General | top n. | en yetkili/önemli kimse | ||
General | top n. | başlangıç | ||
General | top n. | taç | ||
General | top n. | yüzük taşı üzerinde yer alan kesilmiş mücevher parçası | ||
General | top n. | ayakkabının üst kısmı | ||
General | top n. | sirk/karnaval çadırı | ||
General | top n. | gösteride en pahalı koltukların fiyatı | ||
General | top n. | türün en iyi örneği | ||
General | top n. | uzun konçlu çizme | ||
General | top n. | sadece yüzeyi kaplanmış düğme | ||
General | top n. | altı yerine üç farklı sayı içeren zar | ||
General | top v. | üstünü kapamak | ||
General | top v. | başına varmak (bir yerin) | ||
General | top v. | üstüne sürmek (bir şeyin) | ||
General | top v. | üst kısmını kesmek veya koparmak (bir bitkinin) | ||
General | top v. | üst kısmını koparmak (bitkinin) | ||
General | top v. | kapamak | ||
General | top v. | üstünden geçmek (bir yerin) | ||
General | top v. | gölgede bırakmak | ||
General | top v. | üst kısmını kesmek (bitkinin) | ||
General | top v. | tepesine varmak (bir yerin) | ||
General | top v. | alt etmek | ||
General | top v. | -den fazla olmak | ||
General | top v. | üstünden geçmek | ||
General | top v. | tepesinde bulunmak | ||
General | top v. | üstüne sürmek | ||
General | top v. | üstünde bulunmak | ||
General | top v. | taş çıkartmak | ||
General | top v. | başında bulunmak | ||
General | top v. | eğmek | ||
General | top v. | üstünü örtmek | ||
General | top v. | yatırmak | ||
General | top v. | (ağaç) tepesini kesmek | ||
General | top v. | üzerini boyamak | ||
General | top v. | yeniden boyamak | ||
General | top v. | taçlandırmak | ||
General | top v. | asarak idam etmek | ||
General | top v. | baskın çıkmak | ||
General | top v. | domine etmek | ||
General | top v. | süsleyerek bitirmek | ||
General | top v. | son dokunuşu yapmak | ||
General | top v. | nihayete ermek | ||
General | top v. | zirveye ulaşmak | ||
General | top adj. | baş | ||
General | top adj. | üstün | ||
General | top adj. | ala | ||
General | top adj. | çok büyük | ||
General | top adj. | en üstün | ||
General | top adj. | başlıca | ||
General | top adj. | ana | ||
General | top adj. | tavanlı | ||
General | top adj. | üstü kapalı | ||
General | top adj. | en üstteki | ||
General | top adv. | üstte | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | top n. | üst kıyafet/giysi | ||
Colloquial | top n. | üst giyim | ||
Colloquial | top n. | t-shirt, gömlek üste giyilen kıyafet | ||
Colloquial | top n. | vuruş sırasında ilk yarı/devre (beysbol ve softbolda) | ||
Speaking | ||||
Speaking | top | ilaveten | ||
Technical | ||||
Technical | top n. | başlık | ||
Technical | top v. | (çeliğin) üst kısmını keserek ya da kırarak dayanıksız metallerden kurtulmak | ||
Technical | top v. | ikmal etmek | ||
Technical | top v. | yakıt ikmali yapmak | ||
Technical | top | uç | ||
Technical | top | kapak | ||
Technical | top | üst | ||
Technical | top | kap | ||
Technical | top | en üst | ||
Computer | ||||
Computer | top | üstten | ||
Textile | ||||
Textile | top | yeniden boyamak | ||
Textile | top | üzerini boyamak | ||
Textile | top | üst | ||
Construction | ||||
Construction | top n. | dam sivrisi | ||
Dyeing | ||||
Dyeing | top v. | (boyaya) gölge vermek için başka boyalar eklemek | ||
Automotive | ||||
Automotive | top n. | üst vites | ||
Automotive | top n. | son vites | ||
Automotive | top | tavan | ||
Marine | ||||
Marine | top v. | (yelkenin) bir ucunu diğerinden daha yükseğe kaldırmak | ||
Marine | top | gabya | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | top n. | sütün kaymağı | ||
Physics | ||||
Physics | top n. | üst kuark | ||
Physics | top n. | üst kuarkı karakterize eden nitelik | ||
Chemistry | ||||
Chemistry | top n. | uçucu bir sıvı karışımın en başta damıtılan kısmı | ||
Chemistry | top v. | (sıvının) en uçucu kısmını damıtmak | ||
Agriculture | ||||
Agriculture | top n. | sebzenin toprak üstündeki kısmı | ||
Agriculture | top | pancar başı kesmek | ||
Breeding | ||||
Breeding | top v. | (türünün dişisiyle) çiftleşmek | ||
Military | ||||
Military | top n. | savaş gemisinde yangın kontrol istasyonu veya uçaksavar silah platformu olarak kullanılan kısım | ||
Military | top n. | kıdemli başçavuş | ||
Military | top adv. | siperin ön kenarında | ||
Sport | ||||
Sport | top n. | bilardo masasının en ucu | ||
Sport | top v. | topun üst kısmına vurmak | ||
Sport | top v. | topun üst kısmına gelecek şekilde vuruş yapmak | ||
Baseball | ||||
Baseball | top n. | vuruş sırasında ilk devre | ||
Card | ||||
Card | top n. | oyuncunun elindeki en yüksek değerli kart | ||
Archaic | ||||
Archaic | top n. | bir avuç saç | ||
Archaic | top n. | bir avuç yün | ||
Archaic | top n. | en mükemmel örnek | ||
Engineering | ||||
Engineering | top n. | yüksek frekanslı ses sinyali | ||
Slang | ||||
Slang | top n. | aktif gey | ||
Slang | top n. | aktif eşcinsel erkek | ||
Slang | top n. | eşcinsel cinsel aktivite sırasında nüfuz edici rol oynayan kişi | ||
Slang | top n. | eşcinsel ilişkide baskın kişi | ||
British Slang | ||||
British Slang | top | öldürmek | ||
British Slang | top | harika | ||
British Slang | top | süper | ||
British Slang | top | müthiş |